Bugün 31 Ekim Perşembe. Saat desen erken daha, 17.25
Okula gittim ben. Boşmuş ilk ders. Sunum yaptım, zamanda geçmiyordu. Yarı uykulu şekilde dolanıyordum okulda. Derken sarışınımı gördüm. Sarışınım. Öptüm onu. Güzel kokuyordu. Tek lafı kahkahalarımın dans etmesine yetiyordu. Derken zil çalmış okul bitmiş. Site kapısında sıraya geçmiş serserilerin arasında evime geldim sonunda. Banyo kapısını çalınca sıcak buharların arasından kapıyı açan babamı gördüm. Keyif yaptığını söylemişti bana. Gülüp odama attım kendimi. Arkadaşım gelecekti. Ayyüce. Sunumum vardı, yine. Attım kendimi yatağa uyumak istedim. Yemedi. Gelen Ayyüce'ydi. Kaba mizaha sahip, telepatiyle anlaştığım, en iyi geçindiğim insanlardandır kendisi derken geldi.

Araştırmaydı falan, gitmiş bile. Akşam olmuş. "Hadi Taksim'e çık gel." dedim kendi kendime. Dedim sadece. Yemedi, üşendim de biraz. Uykumda vardı. Yarına erteledim. AutoShow'dan sonra giderim dedim. Bakalım, yine aynı bahaneleri yaratacak mıyım. Her neyse. Şimdi bazılarınız "ulan ne diye yazmış bunları bizene amk." demiş olabilir, diyeceklerdir.
Yazacak şey bulamadım. Çok boşladım bu aralar burayı. Vakit sıkıntısı yaşıyorum. Parayla alamıyoruz ya zamanı, zor azizim zor, çok zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder